biliyorum arayı açtım. hatta kendimede çok kızdım bu konuda ama sonra oturup bir güzel bahaneler buldumki ben bile inandım kendime :p şaka bir yana tatil dönüşü iş yoğunluğunun orta yerinde buluverdim kendimi. şimdide ufacık bir boşluk yakalayıp günlerdir tamamlamaya çalıştığım postumu yazıyorum…
daha fazla uzatmadan gelelim süper atraksiyonlu tatilimizin detaylarına. baştan uyarayım bu yazıyı uzun tutcağım çünkü benzer bir tura katılmak isteyenlere fikir versin istiyorum.
öncelikle tur iki yerden start alabiliyor. ya istanbuldan yola çıkıp izmirde gemiden ineceksiniz. yada tam tersi izmirden binip istanbulda ineceksiniz. Biz dönüşte araç bulma stresi yaşamamak için izmir çıkışlı olanı tercih ettik.
bizim gibi izmir cikisli iseniz ve istanbuldan geliyorsaniz bir gece önce ucretsiz servislerle dorak tur tarafindan izmire götürülüyorsunuz. otobüs yolculuğu otobuslerin konforlu olması ve çok kalabalık olmaması sebebi ile sorunsuz geçti. tek sorun sabah 8.00 gibi izmirde oluyorsunuz ve gemiye alimlar saat 13:00 da basladigi icin yaklasik 5 saat kadar oyalanmaniz gerekiyor. Burada tek can sıkıcı nokta bu 5 saat boyunca bavullarinizi birakabileceginiz herhangi bir yer olmamasi. eğer bizim gibi bavulda olsa dinlemem ben gezerim diyorsanız izmiri dolaşmak için güzel bir fırsat bence…
Gemiye girdikten sonra ilk dikkat ettiğim şey neredeyse tüm personelin yabancı olması idi. sanırım Türkiye’den binince Türk personelle dolu bir gemide yolculuk edeceğim gibi bir izlenime kapılmışım 🙂
Genel itibari ile gemi icersi soguk bu yüzden siz siz olun kalin kiyafetler götürün yanınızda. Yemekler oldukça doyurucu, aritma su içmekle ilgili bir sıkıntınız yoksa gemide su sıkıntısı yaşamazsınız, su ve akşam 5 çayındaki çay kahve dışındaki tüm içecekler ekstra ücrete tabi. yok ben gemide alkol tüketimimi rahat rahat yapayım diyorsanız gemiye binmeden önce duty freeden içkilerinizi almanızı tavsiye ederim. yanlız aman dikkat aldığınız içecekleri çantanızda içeri sokmanızda fayda var aksi durumda bizim başımıza gelen şey başınıza gelebilir, yani içeri girerken (sonrasinda geri iade edilmek kaydi ile) ickilerinize el konabilir 🙂 (allahtan birini çantamızda taşıyordukta onu sokabildik :p)
tatilin en yogun ve en dolu gunu ikinci gündü. Sabah 9:30 da santorini ile baslayan macera aksam 17:00 da santoriniden ayrilip 23:00 sularinda -rotarlıda olsa- mykonos’a ayak basarak ve sabaha kadar mykonos gecelerinde takilarak gecti.
Oncelikle santoriniden bahsetmek istiyorum. Santorini’de karaya ciktiginizda merkez olan Fira’ya ulasim icin 2 yol cikiyor.biri teleferik digeri ise eşeklerin sirtinda yada kendinize asiri guveniyorsaniz yuruyerek yukari tirmanmak. ben sahsen biraz hayvan sever oldugum icin eşeklere kiyamadim. okadar dimdik ve uzun bir yolki yurumeyide gozum kesmedi teleferiği tercih ettim. eger yukseklik korkunuz yoksa kesinlikle teleferigi tavsiye ederim kişi başı 4 euro veriyorsunuz ve teleferige bindikten 30 saniye sonra (muhtesem manzara esliginde) yukari tirmanmis oluyorsunuz. Fira’ya adim atar atmaz “evet ya yunan adalarina gelmişim” diyor insan, o yollar, etrafta duyulan yunan ezgileri, insan sesleri, bembeyaz evler, hediyelik esya dukkanlari, civil civil sokaklar muhtesem yemek kokulari 😉
Fira’da biraz dolastiktan sonra filmlerdeki asıl Santorini’yi gormek icin Oia yollarina dustuk. Oia yaklasik 30 dakikalik bir otobus yolculugu sonucunda ulasilan bir yerlesim birimi ve santoriniye has o mavi kubbeli binalar o bembayaz tatlimi tatli daracik sokaklara ev sahipligi yapan kasaba. malesef zaman kisitimiz oldugu icin biraz kosturmaca ile gecti Oia ve Fira gezilerimiz ama saatler sonunda buyulenmiscesine gemimize geri donduk.
Bu arada unutmadan adaya ayak bastiginizda teleferiklere gitmeden once ufak bir duty free var kesinlikle kullanilmali ada donusunuzu bu duty freeyede yarim saat kadar zaman ayiracak sekilde organize etmnizi tavsiye ederim. şöyle bir örnek vermem yetecektir sanırım benim yıllardır severek kullandığım ve her daim çekmecemde bir tane bulundurduğum jil sander sun’ı 19 euroya aldım… çok mutluyum eheheh 🙂 şimdi biraz santorini fotoğraflarına bakıp sonra mykonos’a doğru yol alalım…






